Kendine Şefkatle Ertelemeyi Sonsuza Dek Aşmak: Kendine Yüklenme!
Sevgili dostlar, hangimiz yapılması gereken bir işi son dakikaya bırakmadık ki? Kimimiz önemli bir raporu, kimimiz evi toplamayı, kimimiz de o çok istediği yeni bir hobiyi sürekli erteledik. Erteleme, adeta modern insanın vebası gibi. Sanki yapılması gereken iş zihnimizde kocaman bir dağa dönüşüyor, biz de o dağın eteklerinde nefes nefese kalakalıyoruz. Genellikle bu durumda kendimize en sert eleştirileri yöneltiriz: “Tembelin tekiyim!”, “Asla başaramayacağım!”, “Neden bu kadar iradesizim?”. Oysa inanın bana, bu sertlik ve öz eleştiri, erteleme döngüsünü kırmak yerine, onu daha da sağlamlaştırır. Erteleme alışkanlığını gerçekten aşmak istiyorsak, anahtar kelime “kendine şefkat” olabilir.
Peki, neden erteliyoruz? Genellikle ertelemenin altında yatan sebep tembellik değil, çok daha karmaşık duygulardır. Belki başarısızlık korkusu, belki mükemmeliyetçilik, belki de sadece yapacağımız işin bizi bunaltacağına dair bir his. Bazen de, yapmamız gereken iş o kadar sıkıcı veya zor görünür ki, beynimiz bizi ondan uzak tutmak için türlü bahaneler uydurur. İşin kötü yanı, bu erteleme hali bitince, yerini genellikle pişmanlık, suçluluk ve daha da artan bir endişe alır. İşte tam da bu noktada, o içimizdeki sert eleştirmen sahneye çıkar ve bize olmadık şeyler söylemeye başlar. “Gördün mü, yine başaramadın!”, “Ne kadar da sorumsuzsun!” gibi cümleler adeta beynimizde yankılanır.
İşte sorun tam da burada başlıyor. Bu sert iç ses, bizi harekete geçirmek yerine, çoğu zaman felç eder. Kendimize acımasızca davrandığımızda, beynimiz strese girer. Stres altındayken ise, genellikle en kötü versiyonumuza dönüşürüz: daha az yaratıcı, daha az motive ve daha çok kaçma eğiliminde. Erteleme bir davranış biçimi olsa da, onu besleyen asıl şey genellikle içinde bulunduğumuz duygu durumudur. Kendimize şefkat göstermek, tam da bu duygusal çıkmazı aşmamıza yardımcı olan sihirli değnek gibidir.
Peki, kendine şefkat ne anlama geliyor? Kendine şefkat, tembellik yapmak, sorumluluktan kaçmak veya mazeret uydurmak demek değildir. Aksine, kendi acımıza, eksikliklerimize veya hatalarımıza karşı, bir arkadaşımıza gösterdiğimiz türden bir anlayış, nezaket ve kabulle yaklaşmaktır. Kendine şefkatli olmak, üç temel bileşeni içerir:
1. Ortak İnsanlık: Ertelemenin veya herhangi bir zorluğun sadece bize özgü olmadığını anlamak. Herkes zaman zaman hata yapar, herkes zaman zaman erteler. Bu, insan olmanın bir parçasıdır. Bu bilinç, üzerimizdeki yalnızlık ve suçluluk yükünü hafifletir.
2. Kendine Nezih Olmak: Kendimize karşı nazik ve anlayışlı bir tutum sergilemek. Tıpkı zor zamanlar geçiren bir arkadaşımıza göstereceğimiz sabır ve destek gibi, kendimize de aynısını sunmak. İç eleştirmenimizin sesini kısmak, hatta kapatmak.
3. Farkındalık: Duygularımızı, düşüncelerimizi ve deneyimlerimizi yargılamadan, oldukları gibi gözlemlemek. Erteleme isteği geldiğinde, o hissi fark etmek, ona direnmek yerine onu tanımak ve altında yatan sebebi anlamaya çalışmak.
Şimdi gelelim asıl soruya: Kendine şefkatle erteleme alışkanlığını nasıl kırabiliriz? İşte size birkaç pratik strateji:
* Erteleme Anını Fark Et ve Şefkatle Yaklaş: Bir işi ertelemeye başladığınızı hissettiğinizde, hemen kendinizi yargılamayın. Durun. “Şu anda kendimi bunalmış hissediyorum,” “Bu göreve başlamaktan korkuyorum,” veya “Şu anda motivasyonum düşük,” gibi düşüncelerinizi fark edin. Kendinize, “Şu an zorlanıyorum ve bu normal,” deyin. Bu küçük duraklama ve kabul, sert öz eleştiri döngüsünü kırmanın ilk adımıdır.
* Mükemmeliyetçilik Tuzağını Aş: Çoğu zaman ertelememizin nedeni, işi mükemmel yapmak istememizdir. Kendine şefkat, “yeterince iyi” olmanın da değerli olduğunu kabul etmektir. Bir işe başlarken kendinize, “Bu işi kusursuz yapmak zorunda değilim, sadece başlamak yeterli,” deyin. Mükemmel olmasa bile, yapılmış bir işin, hiç başlanmamış bir işten çok daha değerli olduğunu kendinize hatırlatın.
* Küçük Adımlara Böl ve Kutla: Büyük bir görevi düşünmek bile bunaltıcı olabilir. Kendine şefkat, bu devasa görevi, başarması kolay, küçük, yönetilebilir adımlara bölmeyi önerir. “Raporu yazmak” yerine, “Raporun başlığını belirle,” “İlk paragrafı taslağını çıkar,” gibi adımlar belirleyin. Her küçük adımı tamamladığınızda kendinizi kutlayın. Bu kutlama, beyninize olumlu geri bildirim gönderir ve motivasyonunuzu artırır.
* Duygularını Adlandır ve Normalleştir: Erteleme isteği genellikle belirli bir duyguyla ilişkilidir: korku, kaygı, sıkıntı, yorgunluk. Bu duyguları adlandırın: “Şu anda kaygı hissediyorum,” veya “Bu görev beni sıkıyor.” Sonra kendinize, bu duyguların normal olduğunu ve herkesin bunları yaşadığını hatırlatın. Duygularınızı bastırmak yerine, onlara yer açmak, onları yönetmenin ilk adımıdır.
* Kendi Kendine Konuşmanı Değiştir: İçinizdeki sert eleştirmen yerine, şefkatli bir dostunuz gibi konuşmaya başlayın. “Yine mi erteledin, tembel!” yerine, “Şu an zorlanıyor gibisin, sana nasıl yardımcı olabilirim?” veya “Hadi, küçücük bir adım atarak başlayalım, eminim yapabilirsin,” deyin. Bu pozitif iç diyalog, beyninizin direnç göstermesini azaltır.
* Dinlenme ve Mola Ver: Kendine şefkat, sürekli çalışmak ve kendini zorlamak yerine, dinlenmenin ve mola vermenin de önemli olduğunu kabul etmektir. Yorgun veya tükenmiş hissettiğinizde erteleme eğiliminiz artar. Kendinize şefkatli bir şekilde dinlenme izni verin. Bazen en üretken şey, bir süre hiçbir şey yapmamaktır. Kısa bir yürüyüş, bir kahve molası veya meditasyon, zihninizi tazeleyebilir.
* Geçmiş Ertelemeleri Affet: Geçmişte ertelediğiniz her şey için kendinizi affedin. O zamanki koşullarınız, duygularınız farklıydı. Kendinizi suçlamak, sadece yeni ertelemelerin tohumlarını eker. “Geçmişte bazı şeyleri erteledim ama şimdi farklı bir yol izliyorum,” deyin. Bu affetme, geleceğe daha hafif ve umutlu bakmanızı sağlar.
* Farkındalık Meditasyonlarını Dene: Kısa süreli farkındalık meditasyonları, zihninizin meşguliyetini azaltmaya ve anı yaşamaya odaklanmanıza yardımcı olabilir. Bu, erteleme döngüsünü kırmanın ve kendinize karşı daha şefkatli bir tutum geliştirmenin harika bir yoludur. Birkaç dakika nefesinize odaklanmak bile, iç sesinizi susturmaya yardımcı olabilir.
Erteleme alışkanlığını kırmak, bir anda sihirli bir şekilde ortadan kalkacak bir durum değildir. Bu bir süreçtir ve bu süreçte en büyük müttefikiniz kendinizsiniz. Kendinize karşı sabırlı, anlayışlı ve nazik olun. Unutmayın, düşmek insan doğasının bir parçasıdır, ancak asıl önemli olan, düştüğümüzde kendimize nasıl davrandığımızdır. Sert ve acımasız olmak yerine, kendinize bir dost gibi yaklaşın. Kendinize şefkat gösterdiğinizde, aslında kendinize hareket etme ve değişme gücü vermiş olursunuz. Motivasyonunuzu yeniden kazanmanın ve o “yapılacaklar” listesindeki maddeleri birer birer temizlemenin yolu, kendinize olan sevginizden ve anlayışınızdan geçiyor. Hadi, bugün kendinize biraz daha nazik olmaya ne dersiniz? Göreceksiniz, bu küçük adım, hayatınızdaki üretkenlik ve huzurda büyük değişimlere yol açacak.